WhatsApp +90312 963 1400 [email protected]

Gastroenteroloji

Gastroenteroloji, ağızdan başlayıp yutak (farinks), yemek borusu (özefagus), mide, ince bağırsaklar ve kalın bağırsaklar ile devam eden gastrointestinal kanal ve eklenti organlar olan karaciğer, safra kesesi, pankreasın oluşturduğu sindirim sistemi ve hastalıkları ile ilgilenen tıp dalıdır. Sindirim fonksiyonu, gastrointestinal kanalın en üst noktası olan ağızda başlar ve neredeyse tüm kanal boyunca devam eder. Bu alanda mide ve ince bağırsak hastalıkları, kolon (kalın bağırsak) hastalıkları, kolonun son bölümü olan rektum hastalıkları, karaciğer-safra kesesi hastalıkları ve pankreas hastalıklarının tanı ve tedavi işlemleri gerçekleştirilir. Gastroenteroloji alanında incelenen hastalıkların teşhisinde klinik muayenenin yanında genellikle kan ve gayta tahlili gibi laboratuvar testleri, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi, endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (ERCP) gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır.

Gastrit

Gastroenteroloji 1 Gastrit Vimfay

Gastrit, mide zarının iltihabi reaksiyonu olarak tanımlanmasına rağmen ortak bulgular içeren birçok klinik durum için kullanılan bir tabirdir. Midenin iltihabı genellikle mide ülserleri sonucunda gelişir. Ayrıca bazı ilaçların kullanımı da gastrite neden olabilir. Gastrit tablosu akut şekilde ortaya çıkabildiği gibi zaman içerisinde ilerleyerek kronik şekilde de görülebilir. Gastrit hastalığı, midenin iç yüzünde uzanan koruyucu mukoza tabakasının herhangi bir sebeple hasarlanmasına bağlı olarak midenin salgıladığı sindirim asidinin kendi duvarına zarar vermesi sonucu gelişmektedir. Mukoza tabakası hasar gören mide duvarı korumasız hale gelir ve enfekte olur. Mukoza tabakasının hasar görmesi stres, yaşlanma, aşırı alkol kullanımı, sigara kullanımı ve bazı analjezik ilaçların kullanımı sebebiyle gelişebilir. Mukozası harap olan midede gastrite neden olan faktör genellikle helicobacter pylori isimli bir bakteridir.

Gastrit hastalığının belirtileri, genellikle midenin lokalizasyonuna uygun şekilde göbek deliğinin üstünde kalan karın bölgesinde yanma ve ağrı olarak ortaya çıkar. Ayrıca normalden uzun süren hazımsızlık hissi, kusma ve yemek sonrası aşırı dolgunluk hissi de gastrit belirtilerindendir.

Gastrit hastalığının tanısında klinik muayene, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Helicobacter pylori varlığını değerlendirmek amacıyla kan ve gayta tahlili yapılır. Ayrıca sindirim sisteminin üst kısmnın detaylı incelenmesi amacıyla endoskopik görüntüleme yapılabilir. Endoskopi aracılığıyla hastanın yutak, yemek borusu, mide ve ince bağırsakları değerlendirilir. Endoskopi değerlendirmesinde şüpheli görülen bulgular için daha ileri laboratuvar incelemeleri ve biyopsi yapılabilir.

Gastrit hastalığının tedavisi, hastalığın altında yatan nedene bağlı olarak değişiklik gösterir. Helicobakter pylori bakterisinin tespit edildiği bir gastrit vakasında bakteriyle savaşmak adına antibiyotik kullanımı gerçekleştirilir. Ayrıca histamin blokörleri ve proton pompası inhibitörleri grubundan kullanılan ilaçlarla da mide asidinin salgılanması kısmen engellenebilir. Gastrit tedavi edilmediği takdirde, mide duvarında ülser adı verilen ve tedavisi daha zor olan lezyonlar oluşabilir.

Gastrit hastalığının önlenmesinde bireylerin yapacakları genel yaşam tarzı değişikliklerinin önemi büyüktür. Alkol kullanımının azaltılması, ağrı kesici ilaçların dikkatli kullanılması, mide mukozasını hasarlayabilen yiyeceklerden uzak durulması (kızartmalar, yağlı ve baharatlı öğünler, asitli içecekler vb.), stresle başa çıkma yöntemlerinin geliştirilmesi gastritin önlenmesine katkıda bulunabilecek değişikliklerdir.

Reflü

Gastroenteroloji 3 Reflu Vimfay

Reflü hastalığı (gastroözefagal reflü), midenin asit içeriğinin geriye doğru yükselerek yemek borusu veya ağza kadar yer değiştirmesi olarak tanımlanır. Mide içeriğinin yukarı doğru yer değiştirmesinin sebebi mide girişinde bulunan ve girişi kontol altında tutması gereken oluşumların (özefagus sfinkteri) düzgün çalışmamasıdır. Reflü hastalığına sahip olan bireyler genellikle midede yanma hissi, ağızda acı tat hissetme, göğüste yangı veya ağrı ile mide içeriğinin geri yükselmesi şikayetleri ile kliniğe başvururlar. Bazı hastalar ise tipik reflü belirtileri olmaksızın kuru öksürük, yutkunmada ağrı, hıçkırık, ağız kokusu ve diş çürümesi gibi atipik reflü şikayetleriyle kliniğe başvururlar. Reflü hastalığı, tedavi edilmediği takdirde birçok başka hastalığa sebep olabilmektedir. Mide içeriğinin yükselerek geçtiği tüm organlar, bu içeriğin asidik özelliklerinden dolayı zarar görebilirler.

Reflü hastalığının tanısında en sık kullanılan yöntem gastroskopi görüntüleme yöntemidir. Gastroskopi yöntemiyle yemek borusu, midenin girişi ve mide iç kısmı incelenebilir. Ayrıca pHmetre ile değerlendirme yöntemi de reflü hastalığı tanısında kullanılır. Yemek borusunda yükselen asit miktarı pHmetre kullanılarak ölçülür.

Reflü hastalığının tedavisinde genellikle medikal tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Medikal tedavide genellikle proton pompa inhibitörleri gibi ilaçlar kullanılır. Reflü hastalığı için önerilen ilaçların düzenli kullanıma rağmen işe yaramadığı durumlarda ya da medikal tedaviyi tercih etmeyen hastalarda reflü cerrahisi uygulanır. Eğer reflü hastalığının sebebi, medikal tedavi ile iyileştirilemeyecek bir mide hernisi (fıtığı) ise öncelikle cerrahi müdahale ile herniasyonun onarılması gerekir. Bireylerin reflü hastalığına yakalanma riskini azaltmaları için kısa aralıklarla yemek yemeleri, yemeklerle birlikte sıvı alımı yapmamaları, gece uykudan önce yemek yememeleri gibi değişiklikler önerilir. Reflü hastalığına sahip bireylerin ise alkol, kahve ve gazlı içeceklerden, yağlı ve baharatlı yiyeceklerde, soğan, sarımsak, çikolata ve turşu gibi gıdalardan uzak durmaları gerekir. Ayrıca hastaların uyku sırasında bulundukları pozisyon da şikayetlerini etkilemektedir. Reflü hastalarının uyku sırasında midelerindeki yukarı doğru akışı önleyecek şekilde hafif gövde fleksiyonu ile (vücudun belden yukarda kalan kısmının daha yüksekte olması) yatmaları önerilir. Hastaların gece boyu bu pozisyonu korumalarını sağlayan reflü yastıkları vardır.

İnflamatuar Bağırsak Hastalığı

Gastroenteroloji 5 Inflamatuar Vimfay

İnflamatuar bağırsak hastalığı, gastrointestinal kanalın kronik inflamasyonuyla seyreden hastalıkları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. İnflamatuar bağırsak hastalığı türleri ülseratif kolit ve Crohnn hastalığıdır. Ülseratif kolit, kolonun (kalın bağırsağın) ve rektumun (kalın bağırsağın son bölümünün) iç yüzeyinde görülen kronik inflamasyon durumudur. Crohn hastalığı ise ağızdan anüse kadar tüm gastrointestinal kanalın kronik inflamasyonu olarak tanımlanır. İnce bağırsağın son kısmı olan ileum ve hemen sonrasında gelen kolonun başlangıç bölümünde (sekum) daha sık görülür.

İnflamatuar bağırsak hastalığının iki türünde de şiddetli ishal, yemek sonrası görülen karın ağrısı, ateş, halsizlik, iştah azalması ve kanlı gayta gibi belirtiler görülür. İyileşmeler ve alevlenmeler ile seyreden hastalığın tekrarlı, aralıklı, akut ve kronik gibi farklı seyir tipleri de vardır. En sık görülen tipi kronik aralıklı inflamatuar bağırsak hastalığıdır. Hastalık bu tipte uzun süreli alevlenmelerin arasında kısa süreli remisyonlar (iyileşmeler) ile seyreder.

İnflamatuar bağırsak hastalığının hem genetik hem de çevresel nedenlere bağlı olarak geliştiği bildirilmektedir. Yiyeceklerle alınan bakteriler, virüsler ve toksinler hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Bunların yanında bazı analjezik ilaçların ve doğum kontrol haplarının da hastalığın prognozunu kötüleştirdiği bilinmektedir. İnflamatuar bağırsak hastalığı, temel olarak sindirim sistemi organlarını etkilemesine rağmen muskuloskeletal sistem, arter ve venler ile deriyi de etkileyebilmektedir.

İnflamatuar bağırsak hastalığının tedavisinde ilk olarak medikal tedavi tercih edilir. Medikal tedavide genellikle antibiyotikler, glukokortikoidler ve bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar (immunosupresanlar) kullanılır. Düzenli ilaç tedavisine rağmen iyileşme görülmeyen ve bağırsak tıkanıklığının görüldüğü hastalarda cerrahi tedavi planlanır. Ülseratif kolit hastalığı, kolonu ve rektumu tuttuğundan, tedavisinde kolonun tamamının ya da bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Crohn hastalığında ise cerrahi tedavi prosedürü hastalığın gastointestinal kanalda tuttuğu yere göre değişiklik gösterir. Lezyonların görüldüğü bağırsak bölümü çıkarılarak kalan uçların uç uca eklenmesi ile tedavi gerçekleştirilebilir. Ayrıca hastalığa bağlı olarak anüs çevresinde fistül ve apse gelişmişse, cerrahi operasyonda fistül ve apse onarımı da yapılır. İnflamatuar bağırsak hastalığı tedavi edilmediği takdirde ciddi sistemik problemlere yol açar ve bireylerin yaşam kalitesini oldukça etkiler.