Genetik nedenlerle, hastalıklara bağlı, çevresel faktörlerle meydana gelebilen ve görme bozukluklarına neden olabilen, göz ve göz çevresi dokular ile ilgili hastalıkların tümü göz hastalıkları başlığı altında incelenir. Temel duyu organlarımızdan birisi olan gözün beyin gibi hayati organlarla da komşu olması nedeniyle göz hastalıkları hayati riskler oluşturabilmektedir. Bununla birlikte göz yaralanmalara müsait hassas bir organdır. Bu nedenle gözde ağrı, batma hissi, aşırı kuruluk, aşırı yaşarma, geçmeyen kaşıntılar, olağan dışı kızarıklıklar, yanma hissi, görmenin azalması gibi bulgular yaşayan kişiler mutlaka en kısa sürede uzman hekime danışmalıdır. Bu gibi bulgular birçok ciddi hatta hayati göz problemlerinin öncüsü olabilmektedir.
Orbita Cerrahisi
Orbita kelime olarak göz çukuru anlamına gelmektedir. Orbita cerrahileri göz çukurunu ilgilendiren hastalıklar, yaralanmalar, enfeksiyonlar, doğuştan gelen anomaliler, tümörler gibi bir çok probleme yönelik uygulanan cerrahilerin tamamına verilen isimdir. Göz çukurunu etkileyen birçok farklı nedene bağlı birçok farklı hastalık vardır. Bunlardan en sık karşılaşılanları Graves Hastalığı, göz çukuru iltihapları, göz çukuru yaralanmaları ve göz çukuru tümörlerdir. Graves Hastalığı ya da tiroid orbitopati olarak bilinen bu hastalık, hormon salgımızda görev alan ve metabolizmamızla ilişkili görevlerimizin düzenlenmesinde büyük rolü olan tiroid bezinin hastalıklarının gözde yarattığı işlev ve şekil bozukluklarıdır. Genellikle tiroid bezinin aşırı hormon salgılamasına neden olan hipertiroidi hastalığında görülmektedir. Bu tip hastalarda gözlerin aşırı öne çıkması (ekzoftalmi), göz kapaklarının çok fazla açılması, görmenin azalması, şaşılık ve çift görme gibi problemlerle karşılaşılır. Hastalığın şiddeti kişiden kişiye değişebilmektedir. Hastalık kimi hastalarda hafif bulgularla ilerleyebildiği gibi kimi hastalarda görme kaybına dahi neden olabilecek ciddiyette bulgular verebilmektedir. Cerrahi tedavi süreci hastalığın seyrine, şiddetine göre planlanır ve uygulanır. Orbita cerrahisi uygulanarak tedavi edilebilen bir diğer hastalık ise göz çukuru iltihaplarıdır. Göz çukuru iltihapları vücudun bağışıklık sistemi olan immün sistem problemleri nedeniyle, travma nedeniyle, bakteriyel nedenlerle ve viral nedenlerle meydana gelebilmektedir. Göz çukuru iltihaplarının en sık görülme nedeni travmadır. Ancak bunun dışında görülme nedenlerinden bakteriyel ve viral olanlar sıklıkla çocuklarda sinüs iltihaplarına da bağlı olarak gelişirler. Bu tarz iltihaplar çoğu zaman ilaçlar yardımıyla kontrol edilebilse de kimi zaman ilaç tedavisi yeterli gelmeyebilir. Gerekli görüldüğü durumda cerrahi tedavi göz çukuru iltihaplarının tedavisi için uygun bir seçenek olabilmektedir. Bunun dışında göz çukuru tümörlerine de cerrahi tedavi ile çözüm bulunabilmektedir. Göz çukurunda oluşan bir tümör beyin gibi çevresindeki hayati organlara da sıçrama tehlikesi barındırır. Bu gibi durumlarda erken cerrahi müdahale hem hastalığın diğer sistemlere sıçramasını önler hem de hastalığın tedavisini kolaylaştırır. Cerrahi tedavi uygulanan bir diğer problem ise orbita yaralanmasıdır. Etrafında bulunan beyin gibi hayati organlar nedeniyle göz çukuru yaralanmaları hayati tehlikeye sebep olabilir. Göz çukuru yaralanmaları nedeniyle göz de büyük oranda etkilenebilir. Tüm bu riskler dikkate alınarak tanı ve tedavi prosedürü oluşturulup, cerrahi uygulanır.
Oküloplastik Cerrahi
Dermatoşalazis adı verilen, yaşa bağlı göz kapaklarının dokularının gevşemesi, sarkması durumudur. Genellikle üst göz kapaklarında görülen bu durum sonucu oluşan göz kapaklarındaki torbalanma ve cilt sarkmaları nedeniyle kişilerin görme alanları daralır ve estetik problemler yaratabilir. Pitozis adı verilen göz kapağı düşüklüğü problemi de bazı hastalarda doku sarkmalarına eşlik edebilmektedir. Bu probleme sahip hastalarda göz çevrelerinde ağırlık hissi, alın ağrısı, kaş ağrısı, görme alanının daralması, okumakta zorlanma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Tüm bu problemler Blefaroplasti adı verilen göz kapağı cerrahisi sayesinde tedavi edilebilmektedir. Bu cerrahiden başarılı bir sonuç alınabilmesi için öncelikle uzman hekim tarafından detaylı bir göz muayenesi gerçekleştirilerek hastanın başka bir göz problemi olup olmadığı, yaşadığı göz probleminin ne derece ilerlediği ve eşlik eden başka komplikasyonlara sebep olup olmadığı tespit edilmelidir. Kimi hastalarda bulunan göz kurulukları ve gözün dış tabakasını etkileyen hastalıklar bu tip cerrahiler için engel oluşturabilir. Bu tip cerrahiler çoğunluklu belli bir yaş üzeri hastalara uygulandığı için hastanın sahip olabileceği göz dışı başka hastalıklar ve kullandığı ilaçlar da hekim tarafından değerlendirilir, uygun görüldüğü takdirde gerekli düzenlemeler yapılır. Hastanın durumuna göre anestezinin lokal mi yoksa genel mi olacağına hekim tarafından karar verilir. Genellikle bu tip operasyonlar lokal anestezi yardımıyla gerçekleştirilse de hekimin görüşü ya da hastanın durumu doğrultusunda genel anestezi ile yapılabilir. Bu değerlendirmeler sonucunda eğer hasta cerrahi işlem için uygunsa tedavi başlar. Cerrahi tedavi ortalama olarak 30-50 dakika sürmektedir ancak hastanın durumuna göre bu değişiklik gösterebilir. Cerrahi sırasında anestezi altındaki hastanın göz kapağında sarkan ve görüşe engel olan cilt fazlası belirlenir. İşaretlenen bu cilt kısmı ve varsa yağ dokusu cerrah tarafından çıkartılır. İlgili yer dikiş atılarak kapatıldıktan sonra kesi yeri üzeri ince bantlar yardımıyla kapatılır ve cerrahi tamalanır. Cerrahi sonrası ödem ve kanama kontrolü için buz kompresi uygulanır. Cerrahi sonrası ilk 1 hafta göze su değdirilmemelidir. 1 hafta sonrası dikişler alınır. 1 ay boyunca ise suni göz yaşı damlası kullanılması gerekmektedir. İyileşme süreci tamamlandığında hasta cilt fazlalıklarından kurtulmuş, görme alanı genişlemiş, daha estetik bir görüntü kazanmış şekilde yaşamına devam eder.
Lazer Tedavisi (Göz Çizdirme)
Göz problemleri gözün hassas ve küçük bir organ olması sebebiyle eskiden beri tedavisi zor olan problemlerdir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte göz problemlerinin tedavisinde lazer uygulamaları kullanılabilmektedir. Hekim incelemeleri doğrultusunda lazer tedavisine uygun profile sahip hastalar bu tedaviyi alabilmektedirler. Excimer lazer adı verilen ve halk arasında göz çizdirme olarak bilinen bu tedavi yöntemi sayesinde kalıcı bir şekilde göz problemleri çözülebilmektedir. Lazer uygulamaları sayesinde miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurları basit bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Bunlardan miyop hastanın uzağı net görememesine neden olan ancak yakındaki cisimleri net bir şekilde görebildiği bir hastalıktır. Hasta uzaktaki cisimleri ya da yazıları birbirine karıştırır, uzağa sürekli gözlerini kısarak bakma ihtiyacı duyar, göz yorgunluğu ve baş ağrısı hisseder. Hipermetrop, kişinin yakını net görememesine neden olan ancak yakını net bir şekilde görebildiği bir hastalıktır. Hasta yakındaki cisimleri bulanık ve yazıları okurken harfleri birbirine karışmış şekilde görür. Yazıları ya da cisimleri daha net görebilmek için gözlerini kısar, yazıyı uzaklaştırarak okumaya çalışır. Bir süre sonra kişide göz ağrısı, baş ağrısı, gözlerde yanma hissi meydana çıkabilir. Çocuklarda tedavi edilmezse ileri yaşlarda şaşılığa sebep olabilir. Bu hastalıklardan astigmat ise gözün en dış tabakasında bulunan kornea isimliği saydam yapıdaki şekil bozukluları nedeniyle hastanın cismin uzak ya da yakın olmasından bağımsız olarak bulanık ya da çift görmesi problemidir. Astigmatı olan hastalar baş ağrısı, göz ağrısı, yatay ve dikey çizgilerde bozulma, mesafe arttıkça bulanıklığın artması gibi belirtilerle karşı karşıya kalabilirler. Bunlar dışında gözün en dışarıdaki saydam tabakası olan korneada bulunan lekeler ve bazı şaşılık türlerinin tedavisi de lazer tedavisi ile mümkündür. Bu tip göz bozuklukları nedeniyle hastalar sürekli gözlük kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Hastaların günlük basit işlerini yerine getirebilmeleri için bile gözlüğe ihtiyaç duymaları konforu bozan ve hatta kimi zaman günlük yaşamlarını etkileyen, işlerine engel olabilecek bir durumdur. Günümüzde lens kullanımının artmasıyla kullanıma uygun kimi hastalar gözlük yerine lensi tercih etmektedirler. Ancak hem kullanımının zorluğu, hem de doğru kullanılmadığı takdirde enfeksiyon riski oluşturabilmesi gibi dezavantajlara sahiptir. Excimer lazer teknolojisi sayesinde ise hastalar kısa bir sürede bu problemlerden kurtulup net bir şekilde görmeye başlarlar.